Yol uzun, yolcu yorgun. Henüz başlangıcı bile geçebilmiş değil, buna rağmen gözleri seğiriyor kapanmak için. Uykunun tatlı baskısını yenmeye çalışıyor, çırpınışları boşa. Bir vakit sonra düşmanı olarak gördüğü şeyi yeniyor, kâbuslara kucak açmış rüyalarla boğuşuyor. At arabasını süren adam da yorgun, lâkin o gecelerce uyanık kalmaya alışkın. Kendisini altınla ödüllendirmeye hazır müşterisini sağ salim ve en çabuk şekilde katedrale ulaştırmaya kararlı. Elindeki kırbaç havayı dövüyor, atların kişnemesi miskin gökyüzünün homurtularına karışıyor. Yağmura yakalanmamaları gerek, yoksa katedrale ulaşamadan mola verecekler. Kız sarsılan bedeninin rahatsızlığıyla gözlerini açıyor, onu azarlayan iç sesine karşı koymayarak tekrar kararıyor görüşü. Onu yaşarken rahat bırakmayan canavarlar soyutlaşıyor, bilinçaltından çıkarak ruhunu dinlendirirken dahi haşin tepkilerinden vazgeçmiyor.
Epicedium...
Kasvetli yapının portikosundan çıkıp gitmek. Geri dönüş yok, umut yok. Her şey kayıp, her şey cefalı.
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Kaçış - Bölüm I
4 Eylül 2009 Cuma
Başlangıç...
Şafak yanıyor gün doğarken,
rüzgarın vesvese dolu fısıltısının arasında.
Arayış bitiyor gece sonlanırken,
ay küskün, kavgalılar miskin sabahla.
Matem havasının dağılmasını beklemek anlamsız.
Epicedium hala kayıp, engin çukurda.
Yol uzun, yolcuları inançsız,
gözlerde büyüyen dağ Alenthia.
Bir dua, biraz sabır ve bahtiyar olmadan son gelir.
Kızılımsı sarı ışıklar altında dinlenme vaktidir.
Bitkin ruhların ışıltısı donuklaşır, ağır ağır.
Ve çırpınan güneş sonunda tepeye ulaşır.
Akşam vakti gelene dek cansızlaşan yeryüzü dalgalanır.
Panoramik görüntü albenisini kaybederken sızlanır.
Homurdanan gökyüzüne lanet, erken ağlamak için,
İlahiler okunana dek kapısı çalınmayacaktır rahibin.
İşkillenmiş tavırlar yumuşamaya başlamışken çanlar çalar.
Kilise insanların aciz bedenleriyle dolup taşar.
Umutların son kırıntıları da harcanırken ağıt aranır.
Pandoranın kutusundaki kalanın adı aslında farklıdır.
Kaçış zamanı gelene dek Epicedium denirdi ona,
heyulaya bürünmüş tanrıçanın gidişinden sonra adı değişir.
Uğur taşı yasak haline gelir sisli sonbaharda,
sahibine vereceği yetenek kilükalde mahremdir.
Portikoyu geçti muğber Dea, uğuru gerideyken.
Onun gidişiyle yıkıldı çetrefil topraklar.
Sınırlar daralıyordu, savaşçılar erkini kaybetmişken,
İlk kez o gün erkenden önce çıktı kamer ve yıldızlar.
Yıllar sayılmaktan bıkıldığında arayış başlar,
bahsettiğimiz zamana gelir mehtapta hikaye.
Ayın güneşi affettiğini fark eden insanlar,
yeniden ilerler istemsizce Alenthia'nın kıvrımlı eteğine.
rüzgarın vesvese dolu fısıltısının arasında.
Arayış bitiyor gece sonlanırken,
ay küskün, kavgalılar miskin sabahla.
Matem havasının dağılmasını beklemek anlamsız.
Epicedium hala kayıp, engin çukurda.
Yol uzun, yolcuları inançsız,
gözlerde büyüyen dağ Alenthia.
Bir dua, biraz sabır ve bahtiyar olmadan son gelir.
Kızılımsı sarı ışıklar altında dinlenme vaktidir.
Bitkin ruhların ışıltısı donuklaşır, ağır ağır.
Ve çırpınan güneş sonunda tepeye ulaşır.
Akşam vakti gelene dek cansızlaşan yeryüzü dalgalanır.
Panoramik görüntü albenisini kaybederken sızlanır.
Homurdanan gökyüzüne lanet, erken ağlamak için,
İlahiler okunana dek kapısı çalınmayacaktır rahibin.
İşkillenmiş tavırlar yumuşamaya başlamışken çanlar çalar.
Kilise insanların aciz bedenleriyle dolup taşar.
Umutların son kırıntıları da harcanırken ağıt aranır.
Pandoranın kutusundaki kalanın adı aslında farklıdır.
Kaçış zamanı gelene dek Epicedium denirdi ona,
heyulaya bürünmüş tanrıçanın gidişinden sonra adı değişir.
Uğur taşı yasak haline gelir sisli sonbaharda,
sahibine vereceği yetenek kilükalde mahremdir.
Portikoyu geçti muğber Dea, uğuru gerideyken.
Onun gidişiyle yıkıldı çetrefil topraklar.
Sınırlar daralıyordu, savaşçılar erkini kaybetmişken,
İlk kez o gün erkenden önce çıktı kamer ve yıldızlar.
Yıllar sayılmaktan bıkıldığında arayış başlar,
bahsettiğimiz zamana gelir mehtapta hikaye.
Ayın güneşi affettiğini fark eden insanlar,
yeniden ilerler istemsizce Alenthia'nın kıvrımlı eteğine.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)